Kocabaş “Hayvancılık sektörü zor bir kış geçiriyor. Saman ithalatına rağmen, fiyatlar düşmüyor. İthalattan önce 40 kuruş olan saman , bugün neredeyse bir liraya dayandı. Bu yıl kurbanlık ithal etmedik.SÖKE ZİRAAT ODASI BAŞKANI M.KEMAL KOCABAŞ HAYVANCILIKTA, SEKTÖRÜN GERÇEK TEMSİLCİLERİNE DESTEK VERİLMELİ Söke Ziraat Odası Başkanı M. Kemal Kocabaş hayvancılık sektörünün içinde bulunduğu durumu değerlendirdi. Kocabaş “Hayvancılık sektörü zor bir kış geçiriyor. Saman ithalatına rağmen, fiyatlar düşmüyor. İthalattan önce 40 kuruş olan saman , bugün neredeyse bir liraya dayandı. Bu yıl kurbanlık ithal etmedik. Ancak Suriye’den kaçak hayvan girişini de önleyemedik. Hayvancılıkta besicilik yapan üreticilerimiz yine umduğunu bulamadı. Bugünlerde yine damızlık süt hayvanı kesimi hızlandı. Süt priminin 6 kuruştan 8 kuruşa çıkarılmasında süt sığırcılığına yapılan destekler yeterli olmadı. Karkas et fiyatlarında düşüş var. Sektöre sadece yeni girenler değil, yıllardır bu işi yapan işletmelerde sıkıntıya düştü. Bu durum bize 2009 yılındaki krizi hatırlatıyor. Bugün süt ineklerinin yeniden mezbahalara gönderilmesi kırmızı et krizinin tekrar kapıya dayanabileceği endişesini getiriyor. Peki bu noktaya nasıl gelindi? Öncelikle desteklemelere değinmek istiyorum. Hükümet tarımda son 10 yılda en fazla desteği hayvancılıkta verdi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre, 2002 yılında 83 milyon TL olan hayvancılık desteği 2011 de 1,7 milyar liraya ulaştı. Bu rakam 2012’de yapılan desteklerle toplam 2,1 milyona ulaştı. Tarım destekleri bütçesinden hayvancılığın payı 2002 de 4,4’den, 2011 de 24,8’e yükseldi. Bu desteklerle hayvancılık sektörü sorunlarını çözmesi gerekmez mi? Çözer görünüyor. Ama çözemiyor neden ? Artan bunca desteğe rağmen 10 yıllık dönemde(2002-2012) hayvan varlığında ciddi bir artış yok. Hatta küçükbaş hayvan sayısında bir gerileme var. Türkiye kasaplık, besilik ve damızlık hayvan ithal etmeye devam ediyor. Evet 2002’de hayvan üreticisine destekler, bugüne göre yetersizdi ama ithalat yoktu. Bugün 2,1 milyara ulaşan bir hayvancılık desteği verilirken, ithalatçıya 2,2 milyar dolar( yaklaşık 4 milyon lira) ödendiğini görüyoruz. Arttırılan hayvancılık desteklerinin çok daha fazlası ithalata ödeniyor. Hayvan üreticilerine yapılan desteklemelerde son beş yılda ciddi bir artış yok. Anaç sığır desteği( ki üreticinin en çok yararlandığı destek) beş yılda hayvan başına 222 lira. Beş yıldır enflasyon oranında bile artış yok. Soy kütüğüne bağlı anaç sığır desteğinin 2008’de hayvan başına 270 liraydı. 2009’da 5 liralık artışla 275 liraya çıkarıldı. 3 yıl destek aynı kaldıktan sonra bu yıl 10 liralık artışla 285 liraya çıkarıldı. . Bilindiği gibi hayvancılık sektörünün birinci sorunu; yem maliyetlerinin yüksek oluşu. Hükümetin yem bitkileri desteği beş yıldan bu yana yerinde sayıyor. Kuru yonca, yapay çayır desteği 4 yıldır arttırılmadan 70 liradan ödeniyor. Tek yıllık yem bitkilerinde ve silajlık kuru mısırda da 4 yıldan bu yana verilen destek 30 lira olarak kaldı. Hayvancılık desteklerinde kısmen ve yetersizde olsa, olumlu yapılan işlerde var. Sıcak-soğuk süt ayrımının yapılarak 4 kuruş olan primin soğuk sütte 6 kuruş çıkarılması, okul sütünün başlatılması ve bu yılda devam edecek olması, süt tozu ithalatının yasaklanması, süt tozu üretiminin içerde yapılacak olması olumlu bulduğumuz uygulamalar. Ayrıca bu yıl ilk kez etçi damızlık sığır başına 350 lira verilmesi, besilik hayvan başına 300 lira verilmesine devam edilmesi sevindirici. Saydığımız bu ve benzeri olumlu gelişmeler, hayvancılık sektörünün kan kaybını durdurmaya yetmiyor. Yetemiyor. Sektörün zorlandığı bir başka konu da sıfır faizli krediler. 2007 2008’de yaşanan kuraklık nedeniyle yem fiyatları yükselirken çiğ süt fiyatları yarı yarıya inmişti. Artan yem maliyetleri, yarıya inen çiğ süt fiyatları yüzünden süt üreticileri hayvanlarını kesmek zorunda kalmıştı. Resmi rakamlara göre 1 milyon hayvan mezbahalara giderken kırmızı et krizi patlamış, bu durum hayvancılık sektöründe ithalatın kapılarını ardına kadar açmıştı. İthalatında çözüm olmadığı kısa zamanda görülmüş , yerli hayvan üreticilerini destek olmak amacıyla sıfır faizle krediler verilmeye başlanmıştı. Sektörde olmayan, ilk kez bu sektöre giren birçok insan bu kredilerden alıp hayvancılığa başladı. Ancak sektörü tanımadan, sektörün yapısal sorunlarını bilmeden, kullanılan krediler hem kendilerine, hem de sektöre zarar verdi. Bu kredileri kullananlar ilk ödemelerinde tıkandılar ve çiftliklerini satışa çıkardılar. Bu sektörden nasıl çıkarım diye hesap yapmaya başladılar . Maalesef iyi niyetle başlatılan sıfır faizli krediler istenilen yararı sağlayamadı. Şimdi hayvancılık sektörü artık kronik hale gelen krizlerinden birine daha giriyor. Üstelik hayvancılığa son üç yılda 6,7 milyar kredi verildiği halde bu kadar destek ve bu kadar krediye rağmen son üç yılda 3 milyar dolarlık canlı hayvan ve et ithal edildi. Bu ithalatçı bakış açısından vazgeçmek gerekir. Hayvancılık sektöründeki krizleri önlemek için, bir avuç ithalatçı lobisine değil sektörün gerçek temsilcileri olan hayvan üreticilerine yeterli desteğin verilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyorum“ dedi. 25.12.2012 SÖKE ZİRAAT ODASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI M.KEMAL KOCABAŞ Zeki KEMİKLİOĞLU |
738 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |