İnsanın biyolojik ve kültürel evriminin tartışıldığı konferansta Atay, insanı anlamaya yardımcı olacak bilgi kaynaklarının çok çeşitli olduğunu ve bu kaynakların her birinden layıkıyla yararlanmak gerektiğini vurguladı. Bu kapsamda insanın genetiğiniTıp Fakültesi Öğrencilerine “İnsana Antropolojik Bakış” Konferansı Verildi Üniversitemiz Tıp Fakültesi Tıp-Kültür-Sanat Bölümünün düzenlediği, Tayfun Atay’ın konuk olarak katıldığı konferans, 28 Kasım 2012 tarihinde Atatürk Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. İnsanın biyolojik ve kültürel evriminin tartışıldığı konferansta Atay, insanı anlamaya yardımcı olacak bilgi kaynaklarının çok çeşitli olduğunu ve bu kaynakların her birinden layıkıyla yararlanmak gerektiğini vurguladı. Bu kapsamda insanın genetiğinin birincil doğası olduğunu ve bu doğanın ancak primatlardan elde edilebilecek bilgilerle öğrenilebileceğini ifade etti. Ancak Atay’a göre insan sadece biyolojik bir canlı değildi ve bu kapsamda kültürel doğası onu insan olarak var ediyordu. Atay’a göre insanın bu kültürel doğası onun alet yapabilme / kullanabilme yeteneği ile şekillenmişti. Öte yandan Atay, insanın kültürel doğasının çok zengin olduğunu ve bu çerçevede din, tarikat, tasavvuf ve inanç kavramlarının da insanın kültürel varoluşunu oluşturarak insanı “eşref-i mahlûkat” haline getirdiğini ve bu alandan da en az birincil doğası kadar öğrenilecek bilgiler bulunduğunu vurguladı. Atay, konuşmasının bir bölümünü insan kültürünün şekillendirdiği toplumsal cinsiyet konusuna ayırdı. Atay’a göre erkeklik bir iktidardı ve sanıldığının aksine en çok erkeği ezmekteydi. Çünkü erkek cinsiyet, kültürün şekillendirdiği erkeklik imgesi ve beklentisini yerine getirebilmek için fazlasıyla ezilmekte ve bu ezilmişliğini “öteki” cins olan kadına egemenlik kurarak hafifletmekteydi. Erkekliğin bir imkânsız iktidar olduğunu vurgulayan Atay’a göre ataerkillik tarihsel bir süreç ve kültürel genellik haliydi ancak evrensel değildi. Çünkü antropolojik araştırmalar ataerkil olmayan toplulukların da var olduğunu göstermişti. Bu çerçevede özellikle avcı / toplayıcı topluluklarda ve küçük ölçekli tarım toplumlarında eşitlikçi bir düzen yaşanmıştı. Atay, bu başlık altında sözlerini insanın nasıl erkek ve kadın olacağını doğduktan sonra kültür aracılığıyla öğrendiğini ve bu nedenle de erkek egemen kültürün eleştiriye tabi tutularak bu kültürün yine insan tarafından değiştirebileceğinin altını çizdi. Tayfun Atay, konuşmasının ikinci ve son bölümünü kültürün kendisine ayırdı. Atay konuşmasında insanların kimi zaman kültür konusunda seçkinci davrandığını ve bazı insan ve toplulukları “kültürsüz” diyerek etiketlediğini, ayrıştırdığını ancak bunun doğru olmadığını vurguladı. Çünkü Atay’a göre, insanı doğadaki diğer canlılardan ayıranın kültürdü ve bu kapsamda her insan / topluluk ancak kültürle var olabilirdi. Bu bağlamda Atay’a göre kültür insanın varoluşsal etkinliğiydi. Oysa insan dışı diğer canlılar sadece biyolojik olarak var olabilmişlerdi. Ama insan kültürel kapasitesi sayesinde doğada var olmuş ve hatta doğayı kendi egemenliğine almıştı. Bu nedenle hiçbir insanı ve topluluğu “kültürsüz” olarak nitelemek olanaksızdı. Bu bağlamda Atay’a göre her ne kadar gündelik yaşamda kültür ayrıştırıcı bir unsur olarak görülmekteyse de seçkinci davranılmaması halinde aslında kültürel çeşitlilik insanları bütünleştiren bir kavramdı. Tayfun Atay, sözlerinin son bölümünü kültür çerçevesinde popüler kültüre ayırarak tamamladı. Yaşadığımız çağın popüler simgesinin alışveriş merkezleri olduğunu vurgulayan Atay, artık hepimizin alışveriş merkezlerinde yaşadığımızı iddia ederek bu kültürel iklimde insanın da gittiği her yeri tüketen bir tür kanser hücresine dönüştüğünün altını çizdi. Atay’a göre bir zamanlar insanın doğaya adapte olmasını sağlayan kültür artık adaptasyon özelliğini yitirmiş, neden olduğu ekolojik yıkımla insanlığın sonunu getirebilme özelliği kazanmıştı. Atay’a göre böylesi bir yıkıcı kültürün altında yatan en önemli etmen sürekli büyümeyi, devamlı kârı ve tüketimi teşvik eden iktisadi düzendir. Atay, sözlerini insanın milyonlarca yıllık biyolojik ve kültürel evrimi düşünüldüğünde insanın doğası ve kültürü arasında, cinsiyet düzleminde ve sınıfsal temelde eşitsizliğin yaşandığını ve eşitlikçi bir toplumsal yaşama ancak bu üç eşitsizliğin aşılmasıyla ulaşılabileceğini belirterek tamamladı. Tartışma bölümü ile zenginleşen konferans yaklaşık iki saat sürdü. Hekimliğin temelinin insanı anlamak olduğu düşünüldüğünde Tayfun Atay’ın bu konferansı, Tıp Fakültesi öğrencilerine insanı biyokültürel bir canlı olarak yorumlayabilme açısından katkılar sağladı. Tıp Fakültesi öğrencilerinden isimsiz alınan geri bildirim formları da bu saptamayı doğrular nitelikteydi. TAYFUN ATAY KİMDİR? Halen çeşitli gazete ve internet haber portallarında yazılar yazan Tayfun Atay, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde fizik antropoloji öğrenimi gördü. Aynı üniversitede paleoantropoloji alanında yüksek lisans yaptı. Londra Üniversitesi Doğu ve Afrika Çalışmaları Okulu’nda sosyal antropoloji üzerine ikinci yüksek lisan derecesini aldı ve doktora yaptı. 1985-2001 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü’ne bağlı olarak çalışmalarını sürdürdü. Ardından Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Halkbilim Bölümü Etnoloji Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak çalıştı. Halen Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü bünyesindeki Sosyal Antropoloji Yüksek Lisans Programı’nda öğretim üyesi olarak ders vermektedir. Atay’ın Çin İşi Japon İşi, Yaşasın Meşhuriyet Çağı: Popüler Kültürden Kitle Kültürüne Türkiye İzlenimleri, Batı’da Bir Nakşi Cemaati, Türkler Kürtler Kıbrıslılar – İngiltere’de Türkçe Yaşamak ve Din Hayattan Çıkar isimli kitapları vardır. Zeki KEMİKLİOĞLU |
695 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |