Latmos'un yalnız savaşçısı, İhsan Karagöz
Latmos Dağları’nda maden şirketlerinin yarattığı ekolojik yıkıma karşı mücadelesini sürdüren Çavdar Köyü’nün eski muhtarı İhsan Garagöz verdiği mücadelede yalnız bırakıldığından sitem ederek şunları aktardı.: “Sanıyorlar ki, hâlâ bu ülke bizim”
NURCAN ETİK/YENİGÜN-
Ege Üniversitesi Antroposen Araştırma Grubu (Antrog) üyeleri olarak, Latmos’ta gerçekleştirdiğimiz Antroposen Yüzey Araştırması’nda sadece ormanlarla, dağlarla, adeta ‘ben yaşıyorum’ diyen kayalarla ve dağı delik deşik eden maden ocaklarıyla değil köylülerle de karşılaştık.
Bu karşılaşmada Aydın’ın Söke ilçesinde yer alan Çavdar Köyü’nün eski muhtarı İhsan Garagöz’le Latmos, Latmos’un dereleri, maden şirketleri, köylüler, köylülerin geçimlerini sağladıkları arıcılık, zeytincilik ve fıstık çamları gibi birçok konu üzerine sohbet ettik. Ancak bu yazıda Garagöz’ün yaşadığı bölgeyi korumak için yıllardır maden şirketleriyle mücadele etmek zorunda kalmasını, bu mücadelede hissettiği yalnızlığı ve köylülerin şirketlerin talanı karşısındaki tavırlarını ele alacağım.
Latmos'un yalnız savaşçısı ‘SANIYORLAR Kİ HALA BU ÜLKE BİZİM!’
Köy kahvesindeki sohbette Çavdar’da 6 bin 500 dönümlük zeytinliğin kamulaştırıldığını hatırlatan İhsan Garagöz çok çarpıcı bir tespitte bulunuyor: “Neredeyse kimsenin sesi çıkmadı. Sanıyorlar ki hâlâ bu ülke bizim. Maden şirketleriyle iş birliği yapıldığında bitti o iş”.
Garagöz, maden şirketlerinin 2007’den bu yana bölgeye yoğunlaştığını belirtirken, “Buradan devlete ya da halka birazcık katma değer çıksa, ona da hadi neyse. Ama tüm bu yerler bir kişinin hâkimiyetine geçtiği, doğrudan patrona hitap ettiği için beni daha çok rahatsız ediyor” ifadelerini kullanıyor. “Latmos’ta kömür madeni var, kuvars var, feldspat var, var oğlu var. Her metrekaresini ruhsatlandırmışlar” diyen Garagöz, “Yöre halkından 3-5 insan alıp sigortalı işçi yapıp, istihdam sağlıyorum hesabıyla herkesin aklına giriyorlar. Zeytin ağacı en az bin yıla hükmediyor, maden şirketi burada 20 yıla hükmedecek, bunun daha çam fıstığı var, merası var, arıcılığı var, tarihi var. 20-30 yılda buradaki her şey silinecek.
Sonra ne yapacağız? Bu insanlara nasıl istihdam sağlayacağız diye düşüneceğiz. Tüm bu yaşananlara günü ve şirketleri kurtarmaktan başka bir şey değil. Geleceğimiz ve ülkemiz satılıyor” diye konuşuyor.
Latmos'un yalnız savaşçısı TEK BAŞINA MÜCADELE ETMEK ZORUNDA! Şirketlere karşı açtığı davalardan birini kazanan Garagöz, “2 bin dönümü kurtardım ellerinden” diyor ancak şunu da ekliyor: “Tek başına mücadele ediyorsun. Eğer ki 20-30 kişi mücadele etmiş olsa bu şirketler buraya giremez. Tek başına bir yere kadar gidebiliyorsun.
Ormanını, toprağını, köyünü korumak için köylüne ihtiyacın var.” Köylülere defalarca tehlikenin boyutunu anlatmaya çalıştığını ancak çoğunlukla karşılık bulamadığını belirten Garagöz, “Çoğu korkuyor. Bazıları uğraşmak istemiyor. Bazıları da üç kuruşa tamah ediyor, sadece günü kurtarmakla meşgul. Ancak yaşam alanımız, yerimiz yurdumuz elimizden alınıyor, daha neyden korkabiliriz? Şirketten aldığın para birkaç yıla bitecek sonra burada gelir elde edebileceğin hiçbir şey kalmayacak, şehirde asgari ücretle geçinmeye çalışacaksın, o da iş bulursan tabii” diye sitem ediyor.
Latmos'un yalnız savaşçısı Öte yandan Bütünşehir Yasası’nı da şiddetle eleştiren Garagöz, “Bütünşehir Yasası kendi ayağımıza sıkılan kurşun oldu. Bu Yasayla orman köylüsü sıfatı bitirildi. ‘O yasak, bu yasak’ diye orman köylüsünü var eden hiçbir şey yaptırılmıyor. Ama şirketler koca ormanları, dağları yok ederken hiçbir yasa çalışmıyor” diyerek tepki gösteriyor.
Garagöz, köylülük algısının hâlâ devam ettiğini ancak bunun yanlış olduğunu vurgularken, “İnsanlar hâlâ kendilerini bu köylerin sahibi hissediyor. Hâlâ bu köyler bizimmiş gibi düşünüyor. Ama yanlış! Bir şirket geliyor, parseli belirliyor ve istediği gibi orayı ele geçiyor. Neresi senin? Sen artık nerenin köylüsüsün? Nerede söz hakkın var?” diye soruyor.
Garagöz’e, ekoloji örgütlerinin desteklerini sorduğumuzda ise şöyle yanıtlıyor: Elbette destek oluyorlar ama dışarıdan gelen insan nereye kadar gelip duracak? Taşıma suyla değirmen mi döner? Bu mücadeleyi verecek olan da bu işi bitirecek olan da köylünün kendisi. Çünkü neden? Kendi yaşam alanları tehdit altında. Köylülerin bir an önce bunu fark etmesi ve ona göre davranması gerekiyor.”
Latmos'un yalnız savaşçısı Çavdar Köyü’nün Eski Muhtarı İhsan Garagöz Belediyelere çağrı: Yaşamı savunanları destekleyin! Belediyelere sitem eden Garagöz, “Ormanlarını, dağlarını korumaya çalışan insanlar ne yapmaya çalışıyor? Kamunun olanı koruyor aslında. Hepimizin ortak değerlerini ve geleceğini koruyor. Belediyelerin böyle insanlara destek olması gerek. Açtığı davalarda, gittiği yollarda maddi destek sağlamalı. Biz üç kuruşumuzla buraları korumaya çalışıyoruz.
Bize göre yüksek olan fiyatlarda masraflar yapıyoruz. Bu noktada bizlere destek olmalılar, ki böylece mücadele edecek insan sayısı da artacaktır. İnsanların cebinde şirketlere dava açacak para mı var? Sadece kendimiz için mi mücadele ediyoruz biz? Belediye başkanları ‘Doğa talanına karşıyız’ derken samimiyse, köylerde, ormanlarda, dağlarda bu talanlara karşı mücadele eden insanlara maddi manevi destek olsun” diyerek yerel yönetimlere çağrıda bulunuyor.