Darbeler ve Sosyolojik Etkileri Paneli Gerçekleşti
Adnan Menderes Üniversitesi tarafından düzenlenen Darbeler ve Sosyolojik Etkileri adlı panel, Atatürk Kongre Merkezi’nde gerçekleşti.
Panele;Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Aydın, Prof. Dr. Ali Akyol ve Prof. Dr. Cumali Öksüz, Efeler AK Parti İlçe Başkanı Hüsnü Erbil, Efeler Kadın Kolları Başkanı Hümeyra Ege, Efeler Gençlik Kolları Başkanı Ozan Ancın, yönetim kurulu üyeleri, fakülte dekanları, meslek yüksekokulu müdürleri, akademik ve idari personelimiz ile davetliler katıldı.
Anadolu Ajansı İl Temsilcisi Ferdi Uzun’un da katılımıyla AA Fotoğraflarıyla 15 Temmuz Sergisi’nin açılışının gerçekleşmesinin ardından; Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan panelde, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının hazırladığı 15 Temmuz Özel videosu izlendi.
Bu Milletin, Daha Hayata Geçirecek Çok Projesi Var
Panelin açılış konuşmasını yapan Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir, “Milletimizin 15 Temmuz'da yazdığı destan, öyle sıradan bir darbe teşebbüsü ve onu bastırma hikayesi değildir.
15 Temmuz'u anlamak için, bu topraklardaki bin yıllık mücadelemize bakmak gerekir. Teslim almak için darbe girişimi dahil her yola başvurdukları Türkiye'nin silkinip asırlık uykusundan uyanan bir dev gibi yeniden ayağa kalkışı karşısında şaşkınlığa uğrayanlara diyoruz ki daha bitmedi;
bu milletin daha söyleyecek çok sözü var.
Bu milletin, daha hayata geçirecek çok projesi var. Bu devletin daha harekete geçirecek çok potansiyeli var. Çünkü bu millet yüreği ve bileği güçlü olmanın yanında arkasında ancak gönül gözü açık olanların fark edebileceği dua ordusu olan bir millettir.” dedi.
Milletin kazandığı muhteşem zaferin sevincini ve darbe girişimi esnasında kaybettiğimiz vatandaşlarımızın hüznünü birlikte yaşadığımızı söyleyen Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir, “Bu vesileyle 15 Temmuz gecesi, ebediyete uğurladığımız vatandaşlarımıza yüce Allah'tan rahmet diliyorum. Kahramanca verdikleri mücadelede gazilik unvanıyla şereflenen kardeşlerime de Rabbim'den sağlık ve afiyet temenni ediyorum.” sözleriyle konuşmasına son verdi.
Türk Devleti Olmadan Tarih Yazılamaz
Panelde Oturum Başkanlığını yapan Söke İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Akkoyun, Türk Devleti olmadan tarihin yazılamayacağını vurgulayarak “Darbeler her şeyden önce halkın iradesine, milli egemenliğe ve demokrasiye karşı yapılmıştır.
Darbelerin işleyişine, söylemlerine baktığımızda ‘cumhuriyeti korumak’ kavramı var ancak biz buna iddia demiyoruz, saplantı diyoruz.
Millet organizasyonla devlet olur. Hazır bir organizasyona bireyi ya da toplumu transfer edemezsiniz.
Türk Milleti de tarihin en tecrübeli organizasyoncusudur. Türk Halkı 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz darbelerine karşı en iyi cevabı bizzat kendisi vermiştir. Bugünde burada bilimsel çerçevede, farklı disiplinler ile darbeler ve sosyolojik etkilerini hep birlikte konuşacağız.” dedi.
Darbelere Karşı En Güçlü Silah Demokrasidir
Tarihsel küresel bağlamda askeri darbeler ve sosyolojik etkileri hakkında bilgi veren Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayhan Delibaş, “Askeri darbenin ne olduğuna ilişkin bir tanıma varmanın ilk unsuru, kimin ya da kimlerin hedef alındığı meselesidir.
Çoğu bilim adamına göre darbelerin ana hedefi devletlerin birincil derecedeki liderleridir.” dedi.
Darbelere karşı en güçlü silahın demokrasi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kayhan Delibaş, “15 Temmuz darbe girişiminin önlenmesinde birçok kurum ve kesim rol almıştır. Toplumun bir darbeye daha geçit vermeyeceği de görülmüştür.
Bu girişimin önlenmesinin en önemli sonucu ise darbeler geleneğinin kapanmış olması. Askeri darbeler riski demokratik ülkelere kıyasla demokratik olmayanlarda çok daha yüksektir.
Bu sebeple darbelere karşı en güçlü silah demokrasinin kendisidir.” dedi. Türk Milleti, Türk Devleti ve Türk Örfünün Güçlü ve Köklü Bir Temele Sahip Darbelerin siyasi tarihimizin acı hatıraları olarak yerini aldığını belirten Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Kemal Ramazan Haykıran, “15 Temmuz darbe girişiminin diğer darbelerden ayrılan özelliği, silahlı kuvvetlerin değil bir cemaatin darbe girişimine kalkışmış olması.
Bu Türkiye’nin modern tarihinde ilk ve tek örnek olarak tarihe geçecek. Bunun 100 yıllık modern tarihimizde başka örnekleri olmamakla beraber 15 Temmuz darbe girişimini oluşturan hain odağın nereden ve ne şekilde beslendiğinin anlaşılması oldukça önemli.” dedi.
Türk Milleti, Türk Devleti ve Türk örfünün güçlü ve köklü bir temele sahip dolduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Kemal Ramazan Haykıran, “Türk toplumunda güçlü bir devlet otoritesi her daim kendisini korumuştur. Müslüman olduktan sonra Türkler bunu daha da pekiştirerek varlıklarını devam ettirdiler.
Bütün siyaset namelere ve siyasi metinlere baktığımızda gördüğümüz temel bir unsur var devlet ortak kabul etmez. Türk devletlerinin tarihi boyunca da bu hassasiyeti koruğu görülmektedir.” sözleriyle birlikte tarihsel süreç hakkında bilgi verdi.
Kendine Özgü, Siyasal, Ekonomik ve Dış Politik Kaynaklı Darbeler Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinden cumhuriyet dönemi içerisinden 12 Eylül 1980’e dek uzanan bir tarihsel süreçte Türkiye’de gerçekleşen askeri darbeleri analiz eden Aydın İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ali Bilgenoğlu, 1875’ten 1980’e uzanan süreçte askeri müdahalelerin her birinin kendine özgü, siyasal, ekonomik ve dış politik kaynakları olduğunu ifade etti.
Darbelerin genellikle sadece iç siyasal gelişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıktığı kabulünden hareket edildiğini, bunun doğru ancak son derece yetersiz bir açıklama olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Ali Bilgenoğlu, “Türkiye’ye özgü iç ekonomik gelişmeler, evrensel piyasa süreçleri ile olan etkileşiminin yanı sıra uluslararası siyasetin yapısının ve konjonktürel gelişmelerin de mutlaka hesaba katılmasıyla ancak darbeler gerçekçi bir analize tâbi tutulabilir.” dedi. Türk Demokrasi Tarihinin Kırılma Noktası 27 Mayıs 1960 Darbesi Türk demokrasi tarihinin en önemli kırılma noktalarından birinin 27 Mayıs 1960 darbesi olduğunu belirten Adnan Menderes Demokrasi Müzesi Müdürü Doktorant Bircan Kayacan Türkiye’nin üzerine kara bulutların çöktüğü bu tarihten, şehit başvekil Adnan Menderes’in aramızdan ayrıldığı 17 Eylül 1961 tarihine kadar süren zaman dilimi Türkiye’nin en karanlık günleridir.
Bu meşum günler emperyalistler ve sermaye odaklarınca Türkiye’de darbeci geleneğin melanet tohumlarının atılmasına ve uzun yıllar boyunca kök salarak sonrasındaki darbe girişimleriyle milli iradenin üzerini boğan bir tahakküm merciinin oluşmasına neden olmuştur.
Bizler için bu dönemde dikkat çeken darbeci zihniyetin kitle iletişim aracı TİME dergisidir. 1958’te Adnan Menderes “Türkiye’nin Başbakanı” başlığıyla TIME’a kapak olmuştur.” dedi.
Doktorant Bircan Kayacan, “15 Temmuzun da, 27 Mayıs Darbesi gibi TIME’ın ilk gündem maddesi olarak kabul edilmiş ve darbe saatlerinde derginin internet sitesinde Türkiye’deki darbelere övgüler dizilmeye başlandı. Dergi görüldüğü üzere daha darbe sonuçlanmadan 15 Temmuz’un uygulayıcılarını alkışlarla karşılıyor, sütunlarında darbe güzellemeleri yapıyordu. Darbe girişimi bastırılınca TIME’ın ilk çıkan sayısı darbeye karşı direnen halk fotoğrafı ve “Türkiye’nin En Uzun Gecesi” başlığıyla yayınladı
. Başlığın alt tarafına ise, “Türkiye darbeye direndi ama şimdi daha kötüsü olabilir.” notu düşüldü.
Derginin içinde darbe için “amatör bir girişim” ifadesi kullanıldı
. Amerika temelli Time Dergisinin Türkiye’deki karşılığı da FETÖ Terör Örgütünün elden ele dolaşan Zaman gazetesi oldu.” dedi.
Panel, Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir’in panelistlere teşekkür belgesi ve hediye takdiminin ardından sona erdi.