• https://www.facebook.com/ali.esmer.75641
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05493533125
Ürün ve Hizmetler
Saat



TARİHTE BUGÜN

Acısıyla-tatlısıyla bayram ve unutulmuş âdetleri 13 Mayıs sabahından herkese günaydın ve iyi bayramlar! Bugün Ramazan Bayramı...

Oruç ayının sonunda tatlılara duyduğumuz özlemle kadayıf, şekerleme ikramları yapıldığı için öteden beri "Şeker Bayramı" olarak da anılan bayramın bir diğer ismi Fıtır/Fitre Bayramı, dağıtılan fitrelerle yoksullar bayram ettiği için konmuş.
Bu sene itiraf etmemiz gerek ki bir yandan pandemi bir yandan Ortadoğu'dan gelen haberler, bayramı neşeyle kutlamak için ağız tadı bırakmadı. Yine de hayatın çilesine-tasasına rağmen "acısıyla-tatlısıyla" kutlayacağımız, ekranların arkasından dahi olsa biraraya gelebileceğimiz günlere sarılmak da bir ihtiyaç.
"Nerede o eski bayramlar" diyenlere de unutulmuş birkaç eski bayram geleneğini hatırlatarak güne başlayalım. Arefe günü ikindi namazından sonra kabristan ziyaretlerinin ardından başlayan bayram havası, Osmanlı döneminde ilk gün sabah namazından sonra sarayın taht kapısı (Bâbüssaade) önüne mücevherli bayram tahtının kurulmasıyla kendini hissettirmeye başlardı.
El-etek-saçak öpmek için toplananlar padişah görününce topluca: “Devletinle bin yaşa! Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var!” diye alkışta bulunurlardı.
Muayede-i hümayun denen bu tören bitince padişah atına binerek görkemli bir kortej eşliğinde büyük bir camiye bayram namazına giderdi. Bayram namazından sonra herkes önce aile içinde sonra konu-komşu, akrabalarla bayramlaşma merasimine başlardı.
Eli öpülen yaşlılar “Allah nice bayramlara eriştirsin, el öpenlerin çok olsun!” gibi dualar ederek bayram harçlığı, mendil, şekerleme verirlerdi. Geleneksel ikramlardan akide de bir Yeniçeri Ocağı geleneğine dayanıyordu.
Üç ayda bir ulufe almak için toplanan Kapıkulu askerlerine ikram edilen akideyi yemeleri, Yeniçerilerin padişaha bağlı olduğunu, isyan etmeyeceğini gösterdiği için akide zaman içinde huzurun, ağız tadının simgesi haline gelmişti.
Bayram günlerinde sokakları “Güle geldim kapınıza / Selâm verdim topunuza / Bahşişimi vermezseniz/ Darılırım hepinize...” gibi davulcu manileri; dönme dolapların, atlıkarıncaların, tahterevallilerin kurulduğu bayram yerlerini ise çocuk kahkahaları doldururdu.
Tarih olan bayram yeri fotoğraflarına bakarken, Ajda Pekkan'dan "Tatlı Dünya" dinliyoruz. Zira dediği gibi "bu âlemde neşe de var keder de", üstelik giden günler de bir daha gelmiyor.
Olağanüstü kuraklık tehlikesi ve tarihten önlemler...
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün Nisan ayı kuraklık ve sıcaklık raporlarına göre, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Ege'nin güney kesimlerinde "şiddetli", "çok şiddetli" ve "olağanüstü" kuraklık görüldü.
Rapora göre Nisan ayı sıcaklığı geçen yıla göre 1.3 derece artarak 13.4'e çıktı. Bu durum önümüzdeki yaz ayları için iyi sinyaller vermiyor.
Osmanlı hükümeti, 1845 kuraklığında hububat ihracatını yasaklamak ve narh koyarak fiyatları kontrol altında tutmak gibi tedbirler alırken, 1874 kıtlığında bölgeye dışardan hububat ithalatı yaparak fiyat artışını yavaşlatmak ve kıtlığın etkilerini azaltmak gibi bir yöntem uygulamıştı.
Bu sayede büyük bir isyan olmadan kuraklık dönemlerini atlatmıştı. Kıtlık sırasında Anadolu’nun ulaşım ağındaki eksiklikler ortaya çıkmış, hükümet ileriki yıllarda yol yapımına ağırlık vermek ihtiyacını duymuştu.
Ancak bu da, başka sorunlara yolaçmıştı. Örneğin 1896’da kuraklık bölgesi Konya’ya yapılan demiryolu, tüccarların bölgeye daha kolay ulaşmasına ve zaten bölge için yetersiz olan hububatı toplayarak dışarıya ihraç etmesine neden olacak,o dönemde hububat fiyatları artacak ve bölge bu sefer ekonomik nedenlerle hububat bulamaz hale gelecekti.
 Bugün uzmanlar su talebinin aşağı çekilmesi ve su tasarrufu başta olmak üzere, suyun yüzde 44'ünü yollarda kaybetmenin önüne geçmek için kayıp-kaçakların azaltılmasını, yağmur hasadı, sarnıç gibi sistemlerinin hayata geçirilmesi, tarımda suyun merkezî kontrolünün sağlanması gibi çözümler öneriyor.
Çinli aşı üreticisi Sinovac,
Türkiye ile birlikte Endonezya, Brezilya, Malezya ve Mısır'a aşı üretim lisansı verdiklerini açıkladı.
Türkiye'ye 20 milyon doz aşı sağladıklarını belirten Yin, bunun yetersiz olduğunu da belirtti. Sağlık Bakanlığı, Sinovac aşılarının yeni partisinin Ankara'ya ulaştığını açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ramazan Bayramı nedeniyle yayımladığı mesajında "İnşallah bayram sonrasında kontrollü normalleşme adımlarını atıyoruz" dedi.
Ramazan'ın sona ermesiyle paket servisi yapan restoranların servis saatleri değişiyor. Ramazan'da sahura kadar paket servisi yapabilen işletmeler, bugünden itibaren en geç 01.00'e kadar servislerini sürdürebilecek.
AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan hakkındaki yolsuzluk iddialarına "Fiyatları o günkü şartlara göre değerlendirmek lazım" yanıtını verdi.
Elitaş, Pekcan'ın bakan olduğu dönemde eşinin şirketinden dezenfektan almasını da savundu.
AK Partili yetkili "Kamunun dezenfektana ihtiyaç duyduğu bir dönemde 'Kusura bakmayın benim eşim bakan, vermiyorum' demek ne kadar doğru olurdu" sözlerini sarf etti.
Eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Sedat Peker'in iddiaları hakkında "Binde biri bile doğruysa felaket ve sıkıntıdır" değerlendirmesini yaptı.
Eski bakan, videoları izleyen savcıların harekete geçmesi gerektiğini de ifade etti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun hedef gösterdiği Cumhuriyet, Soylu'ya yanıt verdi. "İçişleri Bakanlığı gazeteleri suçlama ve tehdit etme makamı değildir" ifadelerinin kullanıldığı açıklamada gazetenin, "Mafyanın birbiriyle çatıştığı, birbirini suçladığı bir konuya" alet edilemeyeceği dile getirildi. Cumhuriyet, Sedat Peker'in açıklamalarının ardından yayımladığı haberde, Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin'in, Tolga Ağar ve çete liderleriyle aynı karede yer aldığını yazmıştı.
Soylu da gazetenin "bir mafya pisliğinin hezeyanlarıyla" Çetin'e çamur attığını söylemiş, "sizin tarihiniz derin, kirli ve karanlık ilişkiler tarihidir" demişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteci Deniz Yücel hakkında "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılama" suçundan dava açtı.
1 Temmuz'da görülmeye başlayacak davada Yücel için 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Die Welt'in eski Türkiye temsilcisi olan Deniz Yücel, yazdığı yazılar nedeniyle Şubat 2017'de tutuklanmış ve 1 yıllık tutukluluğun ardından 16 Şubat 2018'de tahliye edilmişti.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, kamu arazisi üstüne kurulan turizm tesislerinin malî yükümlülüklerinin ertelenmesi için çalışma başlatıldığını duyurdu. Bakanlığın açıklamasına göre bu çalışma sadece AK Parti Grubu ve milletvekilleriyle paylaşıldı.
2014'ten bu yana bölgedeki en büyük çatışma İsrail-Filistin çatışmaları bayramda da hız kesmedi.
Gazze Sağlık Bakanlığı, Pazartesi gününden bu yana 16'sı çocuk olmak üzere 65 Filistinlinin hayatını kaybettiğini açıklarken, İsrail Ordusu 6 İsraillinin yaşamını yitirdiğini duyurdu;
Hamas bir komutanlarının öldüğünü doğruladı. Toplam yaralı sayısıysa 360'ı aştı. Olağanüstü hal ilan edilen Lod kentindeki tansiyon da düşmedi; Filistinliler ve İsrailliler arasındaki olaylarda en az 20 kişi gözaltına alındı. Tansiyonu düşürmek için diplomatik çabalar devam ediyor.
BM Güvenlik Konseyi durumu görüşmek için bir kez daha toplandı. AA'ya konuşan diplomatik kaynaklar, çatışmaların durması çağrısı yapan ortak açıklamanın ABD tarafından veto edildiğini söyledi.
ABD, bölgeye bir diplomat göndererek İsrailli ve Filistinli yetkililerle görüşecek. AB "İsrail'de ve İşgal Altındaki Filistin topraklarında şiddete derhal son verilmesini istiyoruz" açıklamasını yaptı.
Almanya'ysa, Hamas’ın İsrail’e roket saldırılarını sert ifadelerle kınadı. Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin’i arayarak “güçlü dayanışma” mesajı verdi.
Kutsal şehir Kudüs nasıl kaybedildi?
Kudüs şehri, Selahaddin Eyyübi tarafından Haç­lılardan geri alınışının 730, Yavuz Sultan Selim tara­fından Osmanlı Devleti’ne ka­tılmasının 401. yılında 9 Aralık 1917’de İngilizler tarafından işgal edilmişti.
Şehrin ilerisindeki cep­he hattının savunulamaz hale gelmesi üzerine “üç dince kutsal sayılan bu şehrin tahrip olma­sına meydan vermemek için” Osmanlı ordu komutanlığınca tahliye edilmesi, tartışmalı bir durumu da günümüze kadar ge­tirmiştir.
Kudüs Almanların etkisiyle mi savaşmadan terkedilmişti?
Kudüs’ün tahliyesi emrini kim vermişti? Kudüs tahliye edilme­yip savunulabilir miydi? 8 Aralık gecesi İngiliz taarru­zunun şiddetlenmesi üzeri­ne Osmanlı ordusunun şehri tahliye etmesinin sorumlusu olarak, başta Falkenhayn ol­mak üzere cephedeki Alman komutanlar gösterilir.
Genelkurmay resmî tarihi ve Kudüs’ü bizzat savunan bir­liklere komuta etmiş subayların hatırat ve günlüklerine bakıldı­ğında ise birbirinden farklı anla­tımlara rastlanmaktadır.
Bunlara göre, "Kudüs Almanlar tarafından tahrip ol­masın diye bilerek tahliye edil­di" ifadesi biraz da artık düş­mana direnme gücü kalmamış bir ordunun geri çekilirken sı­ğındığı bir gerekçe olarak gö­rülebilir. Tahliye işinin Filistin cephesinde yapılan hataların bi­rikimi sonucunda direnme gücü kalmayan Türk ordu ve kolordu komutanlarının ortak aldıkla­rı bir karar olduğunu söylemek mümkündür.
Filistin’in ve dolayısıyla Ku­düs’ün kaybı, 1916 ve 1917 yılla­rında yapılan hataların, alınan yanlış kararların neticesidir. Bu­nun başsorumlusu da hiç şüp­hesiz Harbiye Nazırı ve Başko­mutan Vekili Enver Paşa’dır. Bu hususta son sözü döne­min harp tarihçisi Yarbay Meh­met Nihat Bey’e bırakalım: “Enver Paşa, Nisan 1917’den itibaren Eylül ayı sonuna kadar tam altı ay elinin altındaki esas kuvveti yönelteceği hedefte te­reddüt etti.
Memleketin Irak ve Filistin istikametlerinin iki kuvvetli İngiliz ordusunun teh­didi altında olmasına rağmen Avrupa cephelerine gönderdi­ği birlikleri geri getirmekte çok geç kalmış, Romanya’daki 6. Ko­lordu’yu orada bırakmış ve asıl tehdidin geldiği Filistin cephe­si bu sebepten dolayı 3. Gaz­ze-Birüssebi Muharebesi’ne çok olumsuz şartlarda yakalanmış­tır.
Eğer vaktinde ve zamanında kesin bir karar verilip bu karar azimli bir şekilde uygulansay­dı, hiç şüphesiz ki 1917 senesi, Filistin’de Allenby’nin felaketi­ne değilse bile önemli başarısız­lıklarına şahit olacak ve harbin vaziyeti muhtemelen başka bir istikamet alacaktı”.
Filistin Cephe­si’nde 1914 Aralık ayından 1917 Aralık ayına kadar tam üç yılda neler olduğunu, Muzaffer Albayrak'tan okuyabilirsiniz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda görüştü.
İki lider Filistin'deki gelişmeleri ve Sputnik V aşısının Türkiye'ye sevkiyatını ele aldı.
Erdoğan, Putin'e "uluslararası camianın İsrail'e güçlü ve caydırıcı bir ders vermesi gerektiğini" söyledi
. Bu, iki liderin bir hafta arayla ikinci görüşmesi. Dünya Sağlık Örgütü, Hindistan'da ilk kez Ekim ayında tespit edilen koronavirüs mutantı B.1.617'nin 44 ülkede görüldüğü duyurdu.
Varyantın Hindistan dışında en yoğun görüldüğü bölge Büyük Britanya oldu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Nisan'da yaptığı açıklamada varyantın Türkiye'de de görüldüğünü söylemişti.
Fransa'nın ardından ABD'de de emekli askerler, hükümeti eleştiren bir açık mektup yayımladı.
124 emekli general ve amiralin imzaladığı mektupta, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın 2020 başkanlık seçimine hile karıştırıldığına ilişkin asılsız iddiaları yinelendi.
ABD'nin varoluşsal bir krizde olduğunu öne süren mektup, ülkede Marksistler ve sosyalistler ile özgürlük yanlıları arasında bir mücadele olduğunu savundu. Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, 18 Haziran'da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylık başvurusu yaptı.
Ahmedinejad, 2017'de de cumhurbaşkanlığı için aday oldu, ancak ülkenin dinî lideri Ayetullah Ali Hamaney tarafından veto yedi.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, iki dönem sınırlaması nedeniyle seçime katılamayacak. ABD, Çinli teknoloji şirketi Xiaomi'yi kara listeden çıkartmaya hazırlanıyor.
Donald Trump döneminde "Komünist Çin Askerî Şirketi" olarak tanımlanan firma, bu yüzden ABD hükümetine karşı dava açmıştı. DSÖ'nün oluşturduğu bağımsız bir panele göre Covid-19 salgını önlenebilirdi. Rapora göre DSÖ salgın alarmını daha erken bir tarihte vermeliydi.
Örgütün ve hükümetlerin salgına karşı verdiği yanıtların "toksik bir kokteyl" olduğunu da belirten raporda, acil olarak önlemler alınmazsa dünyanın yeni bir salgına karşı savunmasız olduğunun altı çizildi.
Soykırım ve savaş suçlarından ömür boyu hapis cezasına çarptırılan eski Sırp lider Radovan Karadziç, İngiltere'deki bir cezaevine nakledilecek.Güvenlik gerekçesiyle hangi hapishaneye gönderileceği açıklanmayan "Bosna Kasabı" lakaplı Karadzic, 2019'da müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
Hollanda'nın Ajax kulübü, şampiyonluk kupasını eriterek taraftarlarla paylaşacağını duyurdu.
Eritildikten sonra yıldız haline getirilecek kupa, bu sezon stada gelemeyen kombine bilet sahiplerine gönderilecek.
53 yıl önce 22 Mart'ta Paris’in banliyösü Nanterre’de, Vietnam Savaşı karşıtı gösterilerde tutuklanan arkadaşlarının serbest bırakılması talebiyle başlayan öğrenci eylemleri, Mayıs ayının başında üniversite işgalleri ve hareketin Quartier Latin ve Sorbonne’a yayılmasıyla devam etmişti.
Mayıs 68 tüm öfkesi ve isyanıyla başlamış, kaldırım taşlarının altında kumsal gözükmüştü.
Komünist Partisi ve Maoist Parti ile denetimlerindeki büyük sendikalar; öğrencileri işçi sınıfını maceraya sürüklemekle suçlasa da 13 Mayıs 1968'de başlayan genel greve ülkenin her köşesinden akın eden işçiler ve memurlar belli ki geleneksel örgütleri pek ciddiye almıyordu.
O gün "genel grev"i başlatan eylemlere 500 bin kişi katılmıştı. Sendikaların kontrolü dışında başlayan tarihteki ilk "yabanıl grev"e 10 milyon ücretli işçi katılacak; fabrikalar işgal edilecek; sendikalar kontrolü sağlayıp öğrencilerle işçilerin bağlantısını kesmek için fabrika kapılarını kapatacaktı.
Tarihin kömür karası sayfası:
Soma Faciası 7 yıl önce bugün, 301 madencinin hayatını kaybettiği, 162 işçinin yaralandığı, Türkiye tarihinin en büyük maden faciası Soma’da yaşandı. Kömürün tarihi, Sanayi Devrimi tarihinin önemli parçalarından biriydi. 1769‘da buharlı makinenin icadı, kömürü, demir-çelik üretiminin, demiryollarının ve buharlı gemilerin ana gıdası haline getirmişti.
Yerin üzerindekilere çağ atlatan kömür, yerin altındakilere aynı cömertlikle davranmadı. Madenlerde zorla çalıştırılan köleler ya da geçim derdiyle çalışmak zorunda kalan modern kölelere sefalet, amansız hastalıklar ve korkunç ölümler getirdi. Devletler ve sermayedarlar daha fazla kömür ve kâr hırsıyla yanıp tutuştukça daha çok madenci öldü.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın




Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.037435.1778
Euro36.390736.5365
Hava Durumu